- Tepe Noktası
- Posts
- GÖRÜŞ: Fahiş Fiyat ve Stokçuluk Cezalarının Artırılması
GÖRÜŞ: Fahiş Fiyat ve Stokçuluk Cezalarının Artırılması
Av. Yavuz S. Yıldız TN Bülten için değerlendirdi...
GÖRÜŞ: Fahiş Fiyat ve Stokçuluk Cezalarının Artırılması
Av. Yavuz S. Yıldız TN Bülten için değerlendirdi...
Geçtiğimiz hafta Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un bazı hükümlerinde değişiklik yapılması öngörülmüştü.
Teklifin 20. maddesi bu değişiklikler ile ilgiliydi. Teklif şu an kanunlaşmış durumda. Yeni durumda, fahiş fiyat artışına ve stokçuluğa yönelik olarak ceza miktarlarının ve hadlerinin yükseltildiğini, ayrıca stokçuluk açısından işletmeye ait iş yerlerinin kapatılması cezasının getirildiğini görüyoruz.
Bu kanun değişikliği ile birlikte, fahiş fiyat artışına karşı verilen cezalar on bin ila yüz bin Türk lirası arasında değişmekteyken yüz bin ila bir milyon Türk lirasına; stokçuluğa verilen yüz bin ila iki milyon Türk lirası arasındaki ceza da bir milyon ila on iki milyon Türk lirasına yükseltildi ve işletmeye kapatma cezası verilmesi eklendi. Bunun yanında, işletme ölçeğine göre bir takvim yılında verilecek en yüksek cezalar beş, elli ve iki yüz elli milyon Türk lirası şeklindeyken yirmi milyon, iki yüz milyon ve bir milyar Türk lirası şeklinde güncellendi.
Bahsi geçen bu değişikliklerin yapılmasının sebebi ise Kanun gerekçesinde, idari yaptırımların caydırıcılığının artırılması ve böylece sektörün mevzuata uyumunun sağlanması olarak açıklandı.
Peki Kanunda yapılan değişiklikler kimleri etkiliyor?
Aslında Kanunun kapsam maddesi incelendiğinde bu maddenin perakende işletmeler çerçevesinde geniş bir şekilde düzenlendiği görülüyor. “Perakende ticaret” kavramının genişliği, Kanunun kapsamının da geniş olmasına sebep oluyor.
Perakende ticaret denilince akla gelen ilk sektör, zincir marketlerin de içinde bulunduğu hızlı tüketim malları (“HTM”) sektörü. Zaten teklifin Meclis Genel Kurulu’ndaki tartışmalarında da zincir marketlerin odak noktası olduğu görülüyor. Dolayısıyla, değişikliğin, başta HTM sektörü olmak üzere diğer perakende ticaret aktörlerini etkileyeceğini söyleyebiliriz.
Öte yandan, bu değişiklikler de Kanunun kısa zaman içerisinde geçirdiği değişikliklerin sonuncusu. 26.01.2023 tarihinde de Kanunda birtakım değişiklikler yapılmış hatta bazı hükümlerin yürürlüğü 1.01.2024 tarihine bırakılmıştı. Kısa bir süre içerisinde neden bu yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu merak konusu.
Değişikliği değerlendirirken Kanundaki cezaların niteliğine de genel olarak göz atalım.
Kanun değişikliği ile artırılan cezaların bir kısmının “fahiş fiyat artışını” önlemeye, diğer bir kısmının ise stokçuluğu engellemeye yönelik olduğundan yukarıda bahsetmiştik. İlginç bir şekilde “fahiş fiyat artışı” veya “stokçuluk” tanımları Kanunda yer almamakta; bu Kanuna dayanılarak çıkartılan Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği’nde tanımlanmaktadır.
Bu Yönetmelikteki, “fahiş fiyat artışı” temel ihtiyaç fiyatlarında, maliyetlerden bağımsız olarak aşırı ve adil olmayan artış olarak ifade edilmiş. Söz konusu tanımın İdareye geniş bir takdir hakkı verdiği görülüyor. Yani, herhangi bir fiyat artışının aşırı ve adil olmadığını objektif bir şekilde ölçmeye yarayan, her durumda çalışan bir cetveli bu tanım aslında sağlamıyor. Bu nedenle “fahiş fiyatın” çerçevesinin ve sınırlarının ikincil mevzuatla ve uygulamayla çizilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Ancak bu şekilde, tanımda yer alan “haklı bir sebebe dayanmaksızın”, “aşırı ve adil olmayan” gibi subjektif ifadelerin sınırlarının çizilmesi mümkün olabilir.
Stokçuluk açısından da aynı durum geçerli. Yine stokçuluğun tanımı da Kanunda değil söz konusu Yönetmelikte yapılıyor. Stokçuluğun “fahiş fiyata” nazaran çerçevesinin daha net olduğu düşünülebilir. Fakat, tanımda geçtiği üzere “ekonomik dalgalanma dönemlerinde” bir teşebbüsün fiyat artışlarını öngörerek stok tutması veya tedarik zincirinde problemler olacağını öngörerek stoklarını yavaş bir şekilde tüketmesinin yasaklanan “stokçuluk” davranışından nasıl ayırt edilebileceği konusunda da Yönetmeliğin yardımcı olduğunu söylemek mümkün değil.
Cezaların niteliği bahsinden sonra, söz konusu cezaların diğer mevzuatla ilişkisinin incelenmesinde de fayda var. Zira, yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere Kanundaki yasakların fiyat ve stok gibi rekabet parametrelerine ilişkin olduğu görülüyor.
“Fahiş fiyat” konusu ele alınacak olursa, öncelikle hukuk düzenimizde kuralın sözleşme serbestîsi olduğu söylenebilir. Yani, kişiler dilediği konuda, dilediği tipte ve dilediği bedelde anlaşarak akit kurabilirler. Bunun sınırlandırılması istisnaidir. Fiyat hakkında da sözleşme özgürlüğünü sınırlandırabilecek en önemli hukuk alanlarından biri rekabet hukukudur.
Rekabet hukuku, teşebbüslerin anlaşma, uyumlu eylem veya teşebbüs birliği kararlarıyla fiyat gibi rekabet parametrelerini serbest rekabet düzeni dışında belirlemelerini engeller. Bunun yanında, hâkim durumda bulunan teşebbüslere özel davranış yükümlülükleri getirerek piyasa rekabetini korumayı amaçlar. Görüldüğü üzere, rekabet hukukunda, yasaklanan sömürücü davranışlar dışında “fahiş fiyat” gibi bir tanım yoktur; çünkü serbest piyasa düzenine dayanan bu hukuk dalı, piyasanın kendi kendini düzeltebileceği varsayımını da kabul etmektedir.
Bazı piyasaların yapısal sorunları nedeniyle regülasyonlara ihtiyaç duyabileceği öne sürülebilir, nitekim, Avrupa’da da perakende ticaret yasaları, yazının konusu Kanuna örnek olarak gösterilebilir.
Örneğin, Rekabet Kurumunca yapılan HTM perakendeciliği sektör incelemesi raporunda, özellikle organize HTM perakendecilerinin alıcı gücü hakkında aşağıdaki değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bu nedenlere bağlı olarak sektörün regülasyona ihtiyacı olduğu söylenebilir:
“Alıcı gücünün tedarikçiler bakımından bazı etkileri şunlardır:
Listeleme ve raf bedeli gibi ek bedeller tedarikçiler için ek maliyet oluşturmaktadır,
Tedarikçilerin düşük fiyat ya da taviz vermeyi reddettikleri durumlarda rafta bu tedarikçilere yer verilmemesi ihtimali bulunmaktadır,
Ödemelerin gecikmesi tedarikçilerin nakit akışını olumsuz etkilemektedir,
Ekstra ve öngörülmeyen maliyetlerin tedarikçiye yansıtılması finansal belirsizlik oluşturmaktadır,
İlave bedeller ve indirimler, perakende seviyesindeki diğer rakiplerin maliyetlerini artırabilmektedir.
Alıcı gücünün tüketiciler bakımından hem olumlu hem de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Alıcı gücünün tüketiciler bakımından bazı etkileri şunlardır:
Tedarikçiler üzerindeki fiyat baskısı arzın devamlılığını tehlikeye atabilmekte, zaman içerisinde ürün çeşitliliğini azaltabilmektedir,
Tedarikçiye yansıtılan ilave bedeller uzun vadede fiyatların yükselmesine neden olabilmektedir,
Özel markalı ürünlere daha çok yer verilmesi ile markalı ürünlerin liste dışı bırakılması ürün çeşidini ve tüketici tercihlerini sınırlayabilmektedir.”
Görüldüğü üzere, HTM sektöründeki alıcıların alıcı gücü sayesinde tedarikçileri dezavantajlı konuma getirebileceği iddia edilebilir.
Lakin, HTM sektörü ve diğer perakendecilik sektörlerindeki bu tarz problemlerin çözülmesi için cezaların uygulanması gerektiği savunulabilecek olsa dahi, mevzuat taraflar için daha fazla belirlilik içermeli ve uygulamayla desteklenmelidir. Kanundaki yeni değişiklikle de cezaların daha caydırıcı olmasının istendiği belirtilmiş. “Caydırıcı” bir ceza karşısında işletmelerin de hukuki belirlilikle korunması gerekir.
Bir başka deyişle, piyasaların bazen kendi kendilerini düzeltemediği ve müdahale gerektiği öne sürülebilir. Ancak, müdahalenin neden gerektiği, piyasanın neden kendini sağaltamadığı, hangi önlemlerin niçin alındığı ve hangi davranışların yasaklandığı açık bir şekilde gösterilmek suretiyle regülasyonların yapılması gerekmektedir. Regülasyonda bu konuda eksiklik olduğu görülüyor.
Bu aşamada cezanın hangi kurum tarafından uygulanacağı sorusu akla geliyor.
Kanunun 18. maddesinin 4. fıkrasıyla “fahiş fiyat artışı” ve “stokçuluğa” Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu (“HFDK”) tarafından ceza uygulanacağı düzenlenmiş.
Uygulamaya baktığımızda, Ticaret Bakanlığı’nın internet sitesinin Haberler bölümünde en yakın tarihli olarak 6 Mayıs 2024 tarihli bir ceza haberini tespit edebildim (ilgili haber). Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği’nde kararların Ticaret Bakanlığınca uygulanacağı ve Kurul kararlarının açıklanabileceği yazılı.
Bu hükme uygun olarak da Bakanlığın internet sitesindeki karar açıklamalarının yapıldığı anlaşılıyor. Yukarıda örnek verdiğim 6 Mayıs tarihli ceza kararında 61 milyon 66 bin 431 lira idari para cezasının uygulandığından bahsedilmiş ancak işletmelerin isimleri verilmemiş. Yalnızca bir önceki paragraftan işletmelerin yer aldıkları sektörler tahmin etmek mümkün oluyor. Bu nedenle, hangi işletmenin ne kadar ceza aldığı, hangi davranışta bulunduğu için ceza aldığı vb. hususlar anlaşılamadığından kararlar diğer işletmeler için yol gösterici görünmüyor.
Sonuç olarak, yasalaşan teklif ile 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda da birtakım değişiklikler yapıldığı, değişikliklerin “fahiş fiyat artışı” ve “stokçuluk” ile bunlara verilecek cezalar hakkında olduğu görülüyor. Regülasyonların piyasalara etkisi bir başka tartışmanın konusu. Bu tartışmaya girmeden, değerlendirmemizle perakende ticaret kavramının oldukça geniş olduğu, Kanunun hangi süjelere uygulanacağının daha belirgin olması gerektiği, mevzuatta kullanılan ifadelerin yasaklamak istediği davranışların sınırlarını çizen ve yasaklı olmayan davranışları dışarlayan bir yapıda olması gerektiği tespitlerini yapabiliriz. Ayrıca, regülasyonun sair mevzuatla ilişkisinin düzenlenmesi gerektiği, HFDK’nın çalışma koşulları ve kararları hakkında kamuoyunun daha fazla bilgi edinmesinin sağlanması gerektiği, regülasyon yapılırken de piyasalara neden müdahale edildiğinin daha iyi gerekçelendirilmesi gerektiği konuları da eksik kalan alanlar arasında göze çarpıyor.
Yeniden görüşmek üzere.